29 Nisan 2014 Salı

MUALLİM HAYRULLAH


KİMDİR: 25 Yaşında şehit olan Milli Mücadele Kahramanı.

ANNESİNE
NE DEDİ

Hayrullah Efendi kısık bir sesle annesine; “ölümün mukaddes olduğunu biliyordum ama azabının bu kadar zor ve çetin olduğunu bilmiyordum anne” der. Eşi Ayşe hanımı da; “benim ölümüm sizi şerefle yaşatır” diyerek teselli verir. Yanında yalnız kalan annesine son sözleri; “beni bu gavur doktorlar zehirledi, beni zehirlediler anne” olur.

------

DOĞUMU: 1895’de Maraş’ta doğdu.
Baba adı Hacı Ali’dir.

ÖĞRENİMİ
MÜHENDİSLİK OKUYORDU: İstanbul’da mühendislik öğrenimini yaparken siyasi bir olaya karıştı. Mısır’a gönderildi.
Meşrutiyetin ilanı ile Halep’e döndü.
Halep Sultanisi Ulum-u Riyaziye Muallimliğini kazanmış olmasına rağmen tayinini Maraş’a istedi.
İngiliz işgali ile beraber Elbistan’a geçti. Silah temini için çalıştı.
Bir süre sonra Pazarcık’a geçip çete kurdu (1).
Adana’dan Maraş’a yardıma gelen Fransız kuvvetlerini Bababurun mevkiinde karşılayan çetelerin başında yer aldı. (2).
KİŞİLİĞİ:  Eşi Ayşe Hanım, Sait Zarifoğlu ile yaptığı bir söyleşide, Muallim Hayrullah’ı şöyle betimler:
 “Ah nasıl bir kalbi vardı onun bir bilsen. .. Öyle güzel de şiir yazardı ki. Çok kitapları vardı. Hediye kabul etmezdi. Kalenderdi. İkramı severdi. Zengin değildi ama ruhu gönlü çok zengindi. Antep’te yatarken bize; ‘kimseden para istemesinler’ diye yazmıştı. Borçtan tiksinirdi…”
SIFATI: Ozan Cahit Zarifoğlu’nun  ağabeyi, Sait Zarifoğlu’nun  1961 yılında İstanbul’da ziyaret ettiği eşi Ayşe Hanım, kocasını şöyle betimler: “Orta boylu, zayıfça, kara koyu yeşile çalan gözlü, kara kaşlı, buğday benizli, yakışıklı bir adamdı..”

ÖLÜMÜ: Bababurun çarpışmasında (9 Ocak 1920’de) yaralandı. Yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı ve şehit oldu (3).
   
------

AÇIKLAMA

Şehrin ileri gelenleri, Fransızları memleketlerinden kovmak için savaşacak kahramanlar arıyorlardı.
Bu nedenle, Muallim Hayrullah başkanlığında bir heyet Pazarcık ilçesinden bir aşiret reisi ile görüşmeye gitti.  Aşiret reisi, adamlarının savaşmayı  bilmediklerini, mücadeleye kalkıştıkları takdirde, kadın, yaşlı ve çocukların tehlikeye düşeceklerini, onun için Fransızlara karşı savaşmayı göze alamadığını söylemişti.
Görüşme esnasında diğer odada aşiret reisinin annesi vardı ve oğlunun konuşmalarını duymuştu. Birden içeriye dalmış ve oğluna:
Muallim Hayrullah.jpg    “  Bu mücadeleye katılmazsan sütümü helal etmem,” demiş ve aşiretin savaşa katılmasını sağlamıştı.

------

Fransız işgalinden üç gün sonra, hamamdan çıkan iki kadına sarkıntılık yapmaya kalkışan Fransız üniformalı Ermenilere, Sütçü İmam ilk kurşunu sıkarak mücadeleyi başlatmıştı.

(2).   Maraş’ta  halen tartışılan bir konu vardır. Milli mücadele ilk silahı kim attı ? Aslında bu hiç te tartışılacak bir konu değildir, bu konuda şüpheye gerek yoktur. İlk silahı atanın SÜTÇÜ İMAM olduğu besbellidir.
Ancak: Maraş harbinde  Fransızlara karşı ilk silahlı Mücadele Bababurun’da:
3.    Hacı Yasinoğlu
4.    Muallim Hayrullah ile başlar.

------

5 Ocakta Ceceli köyünü yakıp yıkan  kuvvetler Maraş’a giremediklerinden yeniden  Antep’e döndüler. Fransızların devamlı takviye salması üzerine yolu kapamak gerekince o bölgede  bulunan Zafer ve  Muharrem Bey  ile Muallim Hayrullah’a  Türkoğlu -  Maraş yolunun kapatılması emri verilir. Dehlizde bulunan Yakup Hamdi Müfrezesi, Atmalı Aşiret Kuvvetleri ile birlikte Bababurun’a kaydırılır. Bu hazırlıklar yapılırken, Fransızların bir taburunun İslahiye’den gelmekte olduğu görülür. Derhal Bayazıtoğlu Zafer ve Muharrem Komutasındaki Milli Kuvvetler taarruza geçerler. Fakat Fransızlar Türkoğlu’na girdiklerinden pek bir başarı sağlayamazlar. 

6 Ocak 1920

Fransız işgal Komutanı General Kuerette 1500 kişilik bir birlikle Maraş'a geldi. Maraşlı Türkler, İşgal Komutanı ve askerlerin gelişini protesto ettiler. Bu arada Fransızlar İslahiye'ye bir birlik daha göndererek Maraş Yolunu güvence altına almaya çalışıyorlardı. Fransızlar'ın İslahiye yolunu tutmak için gönderdiği askerleri, Kılılı Köyü yakınında Muallim Hayrullah Bey'in ve arkadaşlarının baskınına uğradılar. 30 Fransız askeri burada öldürüldü. 7 Ocakta da, Bahçe'den Maraş'a yardıma gelen Fransız birlikleri Türkoğlu'nun Ceceli Köyünü bastılar. Ceceli Köyünü yakıp yıktılar. Köy halkına büyük işkence ve zulüm yaptıktan sonra, Eloğlu'na (Türkoğlu) girdiler. Fransızlar, Ceceli ve Eloğlu Köylerinde 22 kişiyi öldürdükten sonra küçük ve büyükbaş hayvanların hepsini yağmaladılar. Muallim Hayrullah Bey, etrafında topladığı çete grubu ile birlikte Eloğlu'nu kuşattı. Fransızlar, Muallim Hayrullah'ın kuşatması sonucu şaşkına döndüler. Muallim Hayrullah, Çeteleri ile Fransızlar arasında zorlu bir çatışma çıktı. Zor durumda kalan Fransızlar Maraş'taki Fransız birliklerinden yardım istediler   
------
Çatışma sürüyordu.  Makineli tüfek atışları Türk Kuvvetlerini çok zor  duruma soktuğundan müfrezenin maneviyatını düzeltmek için yüksek bir kaya üzerine çıkan Muallim Hayrullah, sağ kasığından yaralanır. Bunun üzerine Milli Kuvvetler geri çekilirler. Çatışmayı bırakmayan Bayazıtoğlu Muharrem ve Zafer, düşmanı kuşatarak çaresiz  bırakılırlar.

Muallim Hayrullah’ın  yarası ağırdır.  Önce Pazarcık’ta bir evde dedavi altına alınır.
Muallim Hayrullah’ın yarası azınca çeteleri, Antep çeteleri ile  bağlantı kurarak tedavinin Antep’te yapılmasının daha uygun  olacağı düşüncesinde birleşirler.
Hastaneye, başka bir (Mümbüşlü Mustafa) isimle yatırılır.
Antep çeteleri Maraş’a getirirler. Maraş’ta Alman Hastanesinde tedavi edilmesine karar verirler. Hastanede durumu iyileşmeye başlar.
Antep’ten yaralı olarak getirilen Yörük Selim Bey de aynı hastanede (Maraş’ta Alman Hastanesinde) yatmakta iken kurtarılamayarak şehit olur. Yörük Selim’in cenazesi Ulu Camiden kaldırılacağını duyan  Muallim Hayrullah da koltuk değnekleri ile cenaze namazına iştirak eder. Şeyh Adil Mezarlığına kadar gidip gelmesi Muallim Hayrullah’ın yarasının azmasına neden olur.
Herkes onun iyileştiğini düşünürken rahatsızlığının arttığı haberi aniden ulaşır eve. Aile hemen hastaneye koşuşur. Muallim Hayrullah, kısık bir sesle annesine; “ölümün mukaddes olduğunu biliyordum ama azabının bu kadar zor ve çetin olduğunu bilmiyordum anne” der. Eşi Ayşe hanımı da; “benim ölümüm sizi şerefle yaşatır” diyerek teselli verir. Yanında yalnız kalan annesine son sözleri; “beni bu gavur doktorlar zehirledi, beni zehirlediler anne” olur.
Bu sözler dudaklarından dökülen son sözlerdir.
Olayın duyulmasıyla bir anda hastanenin içini ve dışını dolduran Maraşlılar galeyana gelerek hastaneyi ablukaya alırlar. Ermeni doktorlar ile birlikte Türk doktorlar da kaçarak hayatlarını zor kurtarırlar. Muallim Hayrullah'ın gerçekten zehirlenip zehirlenmediğinin anlaşılması için Antep’ten doktor getirtilirse de kesin bir sonuç elde edilemez.
OLAY ŞU
Bir arkadaşı ziyarete gelir. Muallim Hayrullah’ı  koridorda hafif aksayarak geziyor bulur. Hastanın odasına girerler. İçmesi için Muallim Hayrullah’a kahve gelir. Kahveyi içerken Ermeni Doktor Artin, Amerikalı Mısterlaym ve yine Amerikalı yüzü yamalıklı diye tanınan  doktorla kolej muallimlerinden Nazarit’te odadadır.
Ziyaretçi hastaneden ayrılıp eve gelir. Aradan iki saate yakın bir zaman geçer.  Muallim Hayrullah’ın vefat ettiği haberini alır. İki saat önce gördüğü adamın  vefat etmiş olduğuna inanmaz. Hastaneye gelir, Muallim Hayrullah gerçekten vefat etmiştir.

Kız kardeşi Fatma Hanım da: “Biz, aile efradı olarak ağabeyimin Alman hastanesinde görevli Ermeni doktor Artin tarafından zehirlettirilmiş olduğu kanaatindeyiz. Otopsi yapan doktorlar, Maraşlıların galeyana gelip de, ellerinde esir bulunan yüzlerce Ermeni’nin katledilmesini önlemek ve ikinci bir olaya meydan vermemek için kesin bir rapor vermemiş  olsalar  gerek. Yoksa ağabeyimin zehirlenmiş olduğu muhakkaktır.” diyor.
------


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder