30 Nisan 2014 Çarşamba

NURİ BEY


Menâpirzâde Nuri Bey

KİMDİR:
Gürcü asıllı Osmanlı siyasetçi, müzisyen.
Annesi bir saraylı idi. O sebeple daha on yaşında iken 1853’te Harem-i Hümayuna katip yardımcısı olarak alındı. Kardeşi Fazıl Bey de bir saraylı idi. Saraydan evli idi. Eşi Perestü hanım II. Abdülhamid’in üvey annesi idi. Abdülhamid padişah olunca ağabeyinin hanımı (Perestü hanım) Vâlide Sultan ilan edildi.
Arkadaşları ile birlikte ( Namık Kemal, Mehmet Bey, Ayetullah Bey, Refik Bey ve Reşat Bey) 1865'te “Meslek” adında gizli bir ihtilalci örgüt kurdu. (Örgüt, daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adını almıştır). Belgrad Ormanındaki ilk toplantıda diğer beş üyenin oylarıyla örgütün başkanı oldu.
Örgüt, 5 Haziran 1867 günü meclisin dağıtılmasını, devletin ileri gelenlerinden Mehmet Emin Âli Paşa, Keçecizade Fuat Paşa, Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa’nın öldürülmesini planladı ancak planları ortaya çıktı.

------ 

SOYU:  Babası, Maraş mutasarrıfı (vali) olan Gürcü Ağa Yusuf Paşa, annesi ise saraylı bir hanımdır. Babası, III. Ahmet saltanatında kısa bir süre sadrazamlık yaptı ve o henüz çocukken idam edilerek öldü. Annesi de yedi ay sonra hayatını kaybetti.

ASIL ADI
a. Yusuf Paşazâde Nur Bey, 
b. Menâpirzâde Nuri Bey,
c. Reji Komiseri Nuri Bey. 

DOĞUMU:  1844 Yılında Maraş’ta doğdu.

ÖĞRENİMİ: Beyazıd Rüştüyesi’nde öğrenim gördü. Ayrıca Fransızca ve çeşitli ilimler konusunda ders aldı. Annesinin saraylı olması ve ağabeyi Fazıl Bey'in II. Abdülhamit’in üvey annesi Piristû Hanımla  evli olması nedeniyle Sarayla yakın ilişkisi vardı.

MIZIKA-İ HÜMÂYUN: Nuri Bey, sonradan Mızıka-i Hümâyuna verildi. Orada musîkî öğrendi. 1861 Yılı  başında Meclis-i Vâlâya kâtip oldu. Sırasıyla: 
a. Evrak Odasında, 
b. Mazbata Odasında, 
c. Kavânin Dâiresinde, 
d. Tercüme Kaleminde çalıştı.

GÖREVİ VE YAPTIKLARI
1.   1853 Yılında  henüz çocukken Harem-i Hümayuna katip olarak alındı. Memurluk yaşamına Tercüme Kaleminde devam etti.
2.   Genç Osmanlılar Cemiyetinin kuruluşunda görev almış bir Osmanlı aydınıdır(1).
3.   Akka’ya sürüldü(2).
4.   Avrupa’ya kaçışı ve Paris Komünü(3).
5.   II. Abdülhamit devri(4).

PARİS İÇİN SAVAŞTI

1870’te Fransa'nın yenilgisi ile sonuçlanan Fransa-Prusya Savaşının ardından kuşatılan Paris’te Mehmet ve Reşat Beyler ile birlikte gönüllü olarak şehrin savunmasına katıldı. Paris'in Almanlar'a teslim olmasından sonra 3 arkadaş Belçika’ya geçerek gazeteci Agâh Efendi’ye misafir oldular.

KOMÜNÜ SAVUNDU
Nuri Bey, genel af üzerine 1872’de Reşat Bey ile birlikte Türkiye'ye döndü; Namık Kemal'in çıkardığı "İbret " gazetesinde Paris Komününü savunan yazılar yazdı.

PADİŞAHA AKIL ÖĞRETMEK: İstanbul’a döndü. 27 Ağustosta Meclis-i Sıhhıyye üyesi oldu. 22 Nisan 1878 de şehzadeliğinden tanıdığı II. Abdülhamid’e (1876 - 1909) Mabeyn-ı Hümayun 3. katibi oldu. Rütbesi, ûlâ sınıfı evveline yükseltildi. (Korgenerale eşit  rütbe). Padişaha akıl  öğretmeye  kalktığı için 1 Mayıs 1880 tarihinde Cemiyyet-i Rüsumiyye üyeliği ile Saraydan uzaklaştırıldı.

ORGENERAL: 3 Nisan 1883'de Mabeyn-i Hümayun kitabesine alındı. Bu görevine ilave olarak 5 Kasım 1883 de Tütün Rejisi Komiserliğine atandı. 9 Nisan 1888 tarihinde de,  Bâlâ rütbesi verildi.

ÖDÜL: Çeşitli tarihlerde I. Rütbe Osmani, birinci rütbe Mecîdî nişanları ile altın ve gümüş imtiyaz, altın liyakat, gümüş Girit ve Hilâl-i Ahmer madalyaları aldı.

KİŞİLİĞİ
Fevkalade güzel fransızca bilirdi. Doğu ve Batı musîkîsine vakıftı. Piyano ve flüt çalardı. Çok güzel konuşurdu. Hamiyet duygusuna sahipti.
Besteleri ve güfteleri gayet sade ve halkın zevklerini okşayıcı mahiyettedir(6).
Sadettin Kaynak için, onun yolundan giderek bu noktaya geldi denilmiştir.

MEDENİ YAŞAMI:
a.   İlk evliliğini 18 yaşında iken yaptı, bu evlilik boşanma ile sonuçlandı.
b.   İkinci evliliği 1861'de, evlendikten birkaç ay sonra eşinin koleradan ölümü ile son buldu. Eşinin ölümünden sonra hicaza gidip hacı oldu.
c.   Üçüncü kez evlenerek son eşinden üç çocuk sahibi oldu.

ÖLÜMÜ: 1906’da hayatını kaybetti. Türbesi Kısıklı'da Selâmi Ali Efendi Türbesi hazîresindedir.

ESERLERİ
Rast, Hüzzam, Bestenigar makamlarında şarkılar bestelemiş olmakla beraber eserlerinin birçoğu kaybolmuştur. Elde olanların bazıları şunlardır:
1. Bestenigar Devr-i Hindi (Ey leb-i can...),
2. Hüzzam Sengin Makamı (Çöz düğmeyi sine-i billur gözüksün...),
3. Rast Türk Aksağı (Şuh-i cihansın....).
4. İbnülemin Mahmut Kemal İnal, "Nûr-ü’l Kemâl" adlı biyografik eserde, Menâpirzâde Nuri Bey’in yaşamını anlattı. 
Edebiyatla da uğraştı. Birkaç kitabı, makaleleri, şiirleri vardır. Doğu ve batı müziği konusunda bilgili olan Nuri Bey, piyan ve flüt çalardı. Halkın beğenisini okşayan güfte ve besteler yaptı.

Fransızca da Peygamberimizin biyografisine dair yaptığı bir kitap çalışması kaybolmuştur.
5. Akka adlı eseri vardır.

-----------------------------------------------------------------


AÇIKLAMA

(1. Genç Osmanlılar Cemiyeti’nin Kuruluşu;
Tercüme Odası ve Mir’at Mecmuasından tanıdığı, Tanzimat devrinde Osmanlı Devletinde yürütülen ıslahat çalışmalarını yeterli bulmayan arkadaşları ile birlikte ( Namık Kemal, Mehmet Bey, Ayetullah Bey, Refik Bey ve Reşat Bey) 1865'te “Meslek” adında gizli bir ihtilalci örgüt kurdu (Örgüt, daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adını almıştır). Belgrad Ormanındaki ilk toplantıda diğer beş üyenin oylarıyla örgütün başkanı oldu.
Örgüt, 5 Haziran 1867 günü meclisin dağıtılmasını, devletin ileri gelenlerinden Mehmet Emin Âli Paşa, Keçecizade Fuat Paşa, Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa’nın öldürülmesini planladı ancak planları ortaya çıktı.
Osmanlı Devletinde meşrutiyet rejiminin kurulması için mücadele etmiş; bu amaçla Yeni Osmanlılar adlı gizli örgütün kurucuları arasında yer almış bir Osmanlı aydınıdır. Devrin diğer muhalif aydınları Namık Kemal, Ziya Paşa, Ali Suavi gibi yurtdışına çıkıp yayınladıkları Hürriyet Gazetesinde onlara katıldı. II. Abdülhamit döneminde padişahın has müşavirliği, mâbeyn kâtipliği ve tütün rejisi komiserliği gibi önemli görevlerde bulundu; “reji komiseri” lakabıyla anıldı. Şiirleri, güfteleri ve birkaç tiyatro eseri ve besteleri vardır.

(2).  Akka Sürgünü
1 Nisan 1873’te Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre adlı oyununun Gedikpaşa Tiyatrosunda sahneye konulmasından sonra Nuri Bey, İbret’te halkın coşkusunu aktaran bir yazı yazdı. Gazete, 6 Nisan 1873 tarihinde  kapatıldı. Bunda, özellikle Nuri Bey'in İbretteki 131 sayılı yazısı etkili olmuştu. O gün, kimi konuları görüşmek için Edebi Kurulunda görev yaptığı Güllü Agop Tiyatrosuna giden Nuri Bey, tutuklandı. Aynı gün tutuklanan Namık Kemal, Ahmet Mithat, Tevfik Ebüzziya ve Hakkı Beylerle birlikte 9 Nisanda bir vapura bindirilerek İstanbul’dan uzaklaştırılarak, Akka’ya sürüldü. 3 yıl 2 ay Akka’da kaldıktan sonra V. Murat'ın tahta çıkması üzerine 1876’da İstanbul’a döndü. Sürgün yaşamını “Akka” adlı eserinde anlattı.

--
(3). Avrupaya Kaçış ve Paris Komünü
Yurtdışına kaçmış olan diğer muhaliflerle 10 Ağustos 1867’de Paris’te Fazıl Mustafa Paşanın evinde yapılan toplantının ardından Reşat ve Mehmet Beylerle, Jersey Adasına gitti. Sultan Abdülaziz’in Paris ziyareti sırasında Jersey’de bulundu. Yeni Osmanlılar tarafından 1869’dan itibaren Paris’te çıkarılan "İttihat" adlı gazetenin yazarlarından birisi oldu.

PARİS KOMÜNÜ: Paris’te 18 Marttan 28 Mayıs 1871’e uzanan kısa sürede iktidarda olan sosyalist hükûmet.
Paris Komünü, resmi anlamda 1871 baharı boyunca iki ay iktidarda kalmış yerel bir yönetimdir. Fakat içinde şekillendiği koşullar, tartışmalarla yürüyen kararları ve acılı sonu onu zamanının en önemli politik dönemlerinden biri yapmaktadır.

Komün, Fransızların yenilgisiyle sonuçlanan Fransız-Prusya Savaşının ardından Paris’teki tüm devrimci eğilimlerin sivil bir ayaklanma başlatmasıyla kuruldu. 1870 yılında III. Napolyon tarafından başlatılan savaş, Fransızlar için bir felakete döndü ve Kasım ayıyla birlikte Paris kuşatma altına girdi. İlerleyen yıllar boyunca başkentte zengin ve yoksul arasındaki uçurum genişlemişti. Yiyecek stoklarının azalması ve süren Prusya bombardımanı insanlarda  hoşnutsuzluk oluşturuyordu. Şehrin kendi seçtiği Komünle kendi kendini yönetiyor olması gerektiği fikri birçok Fransız kasabası tarafından hoşnutlukla karşılandı ama zapt edilmesi zor bulunan halk kitlesinin bu isteği hükümet tarafından reddedildi. İktisadi idare için, sosyalist olması gerekmeyen, daha birleşmiş ama daha belirsiz bir istek “La Sociale!” haykırışında toplandı.
Ocak 1871'de, kuşatma dördüncü ayına ulaştığında, daha sonra Üçüncü Cumhuriyetin Başbakanı olacak olan Adolphe Thiers, ateşkes çağrısında bulundu. Prusyalılar, Paris’i barış koşullarında işgal ettiler. Kuşatmanın kendilerine yaşattığı sıkıntılar nedeniyle birçok Parisli kızgındı, özellikle Prusyalıların kısa bir merasimle şehirlerini kuşatmasına izin verilmesine çok sinirlenmişlerdi.
Bu sırada on binlerce Parisli “Ulusal Muhafızlar” adı verilen bir askeri birliğin silahlı üyesiydi ve bunların şehrin savunulmasında önemli katkıları olmuştu. Fakir mahallelerdeki taburlar kendi subaylarını seçtiler ve Paris’te bulunan topları ele geçirdiler. Şehir Ulusal Muhafızlarla birlikte Prusya birliklerine altı ay boyunca direndi. Paris halkının direnişi sonucu Prusyalılar şehrin küçük bir bölgesine hapsedildiler ve ilerleme gösteremediler.
Direniş kararları, Muhafızların Merkezi Komitesinden alınıyordu. Fransız hükümetinin Başbakanı Adolphe Thiers, bu kaygan durumun alternatif bir politik iktidar merkezi olabileceğini fark etti. Buna ek olarak, Paris işçilerinin silahlanarak Prusyalıları kışkırtabileceğini fark etti.
İşler bu noktada çok karışıktı, fakat açık olan bir şey vardı ki, emekçilerin yardım ettiği Ulusal Muhafızlar, Prusyalılar Paris’e girmeden evvel topları Prusyalıların yolundan çekerek onların elinden kurtarmış ve güvenli mahallelere saklamışlardı. Topların koyulduğu başlıca yerlerden biri Montmartre Tepeleriydi.


Paris Halkı topları Montmartre’a taşıdılar.
Prusyalılar kısa bir süre için Paris’e girdiler ve şehri olaysız terk ettiler. Fakat Paris savaş tazminatı ödeninceye kadar kuşatma altında kalmaya devam etti.
Ulusal Muhafızlar Merkezi Komitesi giderek artan köktenci bir tutum benimser ve durmadan otorite kazanırken, hükümet 400 topu onların eline süresiz bırakamazdı. Böylece ilk adım olarak 18 Martta Thiers, düzenli birliklere Montmarte Tepelerindeki topları ele geçirmeleri emirini verdi. Bununla birlikte zaten moralleri çok yüksek olmayan askerler talimatları izlemektense Ulusal Muhafızlara ve yerli direnişçilere katıldı. Generalleri Claude Martin Lecomte onlara silahsız kalabalığın üzerine ateş açma emri verdiğinde onu atından indirdiler. General daha sonra dış yollardan birinde kalabalığın ele geçirdiği Muhafız Generali Thomas’la birlikte vuruldu.
Diğer ordu birlikleri de yerel direnişçilere eklendi. Ayaklanma öyle çabuk yayıldı ki, Başbakan Thiers Paris’in, askerler, polis ve her türden yönetici ve uzman kalmamak üzere  boşaltılması emrini verdi. Kendisi de Versay’a kaçtı. Ulusal Muhafızlar Merkez Komitesi artık Paris’teki tek etkili yönetimdi: Komite derhal yönetimden çekilerek 26 Mayıstaki Komün Seçimlerini düzenledi.
Komünün (daha doğru bir deyişle “Komünal Konsey”in) 92 üyesinin içinde vasıflı işçiler, birçok profesyonel (doktor ve gazeteci) ve reformcu Cumhuriyetçilerden, değişik sosyalist anlayışlara sahip insanlara, 1789 Devrimine özlem duyan Jakobenlere kadar çok sayıda siyasi eylemci vardı. Karizmatik Sosyalist Louis Auguste Blanqui, Konsey Başkanı seçildi. Bu seçim,  Blanqui,nin 17 Martta tutuklandığı ve gizli bir hapishanede tutulduğu için onun yokluğunda gerçekleşti. Yerel bölgelerin kuşatmadan kalan örgütlenmeyi sürdürmesine rağmen Paris Komünü 28 Martta ilan edildi.

İç farklılıklara rağmen, Konsey iki milyonluk bir şehrin temel hizmetlerini yerine getirmek konusunda iyi bir başlangıç yaptı. Belirli ilkelerde, sosyal bir devrimden ziyade ilerici bir sosyal demokrasiye benzeyen bir konsensüs sağlanabiliyordu.
Komün 60 günden az bir süre iktidarda kaldı.

UYGULADIGI YASALAR
1.   Tüm kuşatma boyunca kiraların hafifletilmesi (çünkü kuşatma sırasına tarla sahipleri tarla kiralarını  oldukça arttırmışlardı),
2.   Paris pastanelerinde gece işinin kaldırılması,
3.   Giyotinin kaldırılması,
4.   Etkin görev sırasında öldürülen Ulusal Muhafızların eşlerine olduğu kadar, eğer varsa çocuklarına da aylık bağlanması,
5.   Savaş sırasında tüm işçiler aletlerini rehine vermeye zorlandığından şimdi hepsinin karşılıksız iadesi,
6.   Borçların ertelenmesi ve faizin kaldırılması,
7.   Reformist ilkelerden önemli bir kopuş olarak, sahipleri tarafından terkedilmiş fabrikaları işçilerin işletmeye devam etmesi,
8.   Mecburi askerliği   sona erdirerek,  orduyu silah kullanabilen bütün şehirlilerden kurulu Ulusal Muhafızla değiştirdiler.
9.   Hedeflenen devletten ayrı kilise kanunu, kilisenin bütün mülkünü devletin yaptı ve dini, okullardan uzaklaştırdı. Kiliselerin dinsel faaliyetlerinin devamı ancak akşamları yapılan politik toplantılara kapılarını açarsa mümkün olabilecekti. Bu durum Kiliseleri Komünün asıl siyasi merkezleri haline getirdi. Diğer kanunlar eğitimi iyileştiren ve teknik eğitimi herkes için mümkün hale getiren reformlarla ilgiliydi.
Komünün  Yaptıkları
a.   Önceden kaldırılmış olan Fransız Cumhuriyetçi Takvimini benimsedi.
b.   Üçten fazla   renk taşıyan kızıl bayrağı kullandı.
c.   Paris Komünü, Anarşist ve Marksist Sosyalistler tarafından ilk gününden itibaren sevinçle karşılandı.
d.   Thiers tarafından görevinden uzaklaştırılan uzmanların ve yöneticilerin sorumluluklarını  sıradan işçiler üstlendi.
e.   Karl Marx’ın en yakın dostu Friedrich Engels, sürekli ordunun bulunmayışı, mahallelerin kendi kendini yönetmesi ve bunun gibi etmenler nedeniyle Komünün artık bilindik anlamıyla bir “Devlet” olmadığını iddia etti. Bu bir geçiş biçimiydi, devletin yok oluşuna doğru bir geçiş. Ancak onun gelecekteki gelişimi kuramsal bir soru olarak kalacaktı. Yalnızca bir hafta sonra, yeni ordu birliklerinin (Prusyalıların ele geçirdiği savaş esirleri de bu ordudaydı) saldırısına maruz kaldı.
Saldırı: Komün, Hükümet Birliklerinin saldısına uğradı.  Saldırı boyunca, Hükümet Topçuları silahsız vatandaşları katletti. Mahkumlar derhal öldürüldü ve orta yerde birçok idam gerçekleştirildi. 27 Mayıstaki nafile bir direniş jestinin ardından, kalabalık kuşatıldı ve 50 rehine vahşice öldürüldü. Bunların birçoğu Komün tarafından desteklenen rahiplerdi. Hükümetin toplamdaki kayıpları 900 kadardı. Versay, kendilerine yapılanların öcünü aldı.
28 Mayıs itibariyle, öğleden sonra 4 civarlarında Belleville Ramponeau’daki son barikat düştü ve Marshall MacMahon bir duyuru yayımladı: “Paris sakinlerine. Fransız ordusu sizi kurtarmaya geldi. Paris artık özgür! Saat 4 itibariyle askerlerimiz son isyancı noktasını da ele geçirdi. Bugün savaş sona erdi. Düzen, çalışma ve güvenlik yeniden sağlandı.”

MİSİLLEME: Çok ciddi misillemeler yapıldı. Komünü destekleyenlerin suçlanacağı duyuruldu. Bazı önemli destekçiler şimdi Komüncüler Duvarı denilen Père Lachaise Mezarlığındaki duvarın önünde vuruldular. Binlerce destekçi davalar için Versay’a gönderilirken, pek azı kuzeydeki Prusya hatlarına doğru kaçabildi. Günler boyunca sayısız erkek, kadın ve çocuklardan oluşan Komün destekçilerinin oluşturduğu insan seli, askeri kontrol altında Versay’daki hapishane bölgesine acılar içinde yürüdü. Daha sonra yargılandılar, bir kısmı idam edilirken, çoğu ağır çalışma cezasına çarptırıldı. Geri kalanlar da Pasifik’teki Fransız adalarına, ya uzun süre için ya da ömür boyu sürgüne gönderildiler. Kanlı Hafta boyunca öldürülenlerin tam sayısı asla tespit edilemedi ama en iyi tahminler 30.000 ölü, pek çok yaralı olduğu yönündedir. Sonradan idam edilenlerle birlikte bu sayı 50.000’i bulmaktadır. 7.000 kişi Yeni Caledonya’ya sürüldü. Hapsedilenler için 1889’da genel af ilan edildi. Paris sonraki beş yıl boyunca sıkıyönetimle idare edildi.

(4).  II. Abdülhamit Devri
Sürgünden döndükten sonra İstanbul’da Meclis-i Sıhhiye üyesi oldu. II. Abdülhamit devrinde şehzadeliğinden beri tanıdığı padişahın has müşavirliği, mâbeyn kâtipliği ve tütün rejisi komiserliği gibi görevlerde bulundu. II. Abdülhamit’in “İttihad-i İslam” adlı siyasi projesine yakın durdu. 9 Nisan 1888’de kendisine “bâlâ” rütbesi verildi.
(5). Mızıka-yı Hümayun: 1826'da sultan II. Mahmut Döneminde Mızıka-İ Humayun adıyla istanbul'da kuruldu ve 1924'ten itibaren Siyaset-i Cumhur Orkestrası adıyla çalışmalarını Ankara'da sürdürdü.
(6). Hüseyniden bestelediği bir şarkısı şu şekildedir:

“Bak şu güzel köylüye, işte bu kızdır peri
Toprak ile oynamış belli güzel elleri
Böyle midir hep acep köylülerin dilberi
Düştü gönül aşkına terkedemem bu yeri.”

--------------------------------------------------------------KELİMELER - TERİMLER

Bala Rütbesi: Birinci sınıf Ula rütbesi ile vezirlik arasında yüksek bir sivil aşama. Osmanlı Devleti'nde 1845 yılında ihdas edilen bir mülkî rütbe.(Orgeneralliğe eşit  rütbe olan  
Bâlâ, yüksek, yüce anlamlarına da gelir). 

Hicaza gitmek: (Hacca gitmek) Dini bir terim olarak hac; yılın belli günlerinde (Kameri aylardan Zilhicce ayında) kurallarına uygun şekilde ihram denilen örtüye bürünerek Arafat’ta  ayakta durmak ve Kâbe’yi tavaf etmektir. Bu kutsal yerleri belirli zamanlarda ziyaret eden kimseye hacı denir.

Hazîre: Külliye, cami, mescit, tekke gibi dini yapıların avlularında yer alan etrafı duvar veya parmaklıkla çevrili mezarlıklara verilen isim.

Vakıf Olmak: Bilmek, öğrenmek.

Hamiyet: Ahlaki bir terim olarak; din, namus ve vatan gibi üstün değerleri koruma, bunların saldırıya uğramasından dolayı öfkelenme, bunları savunmak için harekete geçme anlamları taşır.

Mahiyet: Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas, içyüz.

Meclisi Vala: Osmanlılarda, memurları yargılamak, halk ile hükümet arasındaki davalara bakmak görevleri ile 1837'de kurulan meclisin adı. 1867'de kaldırılarak yerine Devlet Şurası (Danıştay) kurulmuştur.

Reji Komiseri:  Osmanlı Devletinde hükümet adına tekel yönetimine bakan görevli. 


Mecidi Nişanı: 1851 senesinde Sultan Abdülmecid tarafından çıkartılmıştır. 5 rütbeden oluşmaktadır. Sultan Abdülmecit zamanında çıkarılan  Mecidi Nişanı,  halk arasında Mecidiye Nişanı adıyla anılmaktadır. Bir tür kahramanlık nişanı olup başarılı olan Türk ve yabancı askerlere verilmekteydi.  Beş ayrı derecesi vardır, kişinin başarıları arttıkça bir üst derecesi verilirdi. Üst derece verilince alt derece geri alınırdı. aralarında Ay Yıldız motifi ve nişanın asılma yerinde ona bağlı kırmızı mineli ay yıldız vardır. Mecidiye nişanının ortasında çemberle çevrili kabarık kısımda bir tuğra yer alır. 


Kâvânin: Kanunlar.

Osmanlılar Cemiyeti: (1865) Yeni Osmanlı Cemiyeti siyasi tarihimizde geçen ikinci siyasi parti nitelikli cemiyet olma özelliğindedir. Aslen gizli bir örgüt niteliğinde kurulan cemiyet Batı’dan aldığı fikirler ile Devletin içinde bulunduğu zor duruma çare arar. Cemiyetin başkanı Mustafa Fazıl Paşadır. Cemiyetin üyeleri arasında; Namık Kemal, Kayazade Reşat, Menapirzade Nuri, Sağır Ahmet Beyzade Mehmet, Mir’at Mecmuası sahibi Refik, Suphi Paşazade Ayetullah kurucu olarak yer alır. 

İbret: 1871 Yılında,  Namık Kemal ve arkadaşlarınca yayınlanan gazete

Hilali Ahmer Madalyası: Dairesel madalya oldu 28,5 mm çapında ve sınıfına bağlı olarak altın, gümüş ve bronzdan yapılmıştır.


Nümayiş: Gösteri, gösteriş

Sıhhiye: Sağlık işlerinin tümü.

Meclisi  Sıhhiye: Sağlık işlerinin tümünün meclisi.

Akka: Kuzey Filistin de liman.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder