18 Mart 2015 Çarşamba

CELİL ÇINKIR


DOĞUMU: 05.05.1961 tarihinde Maraş ili Andırın ilçesi Efirağızlı Köyünde doğdu.

ÖĞRENİMİ

İLK VE ORTA:  İlk ve orta öğrenimini Osmaniye ili Kadirli ilçesinde tamamladı.

LİSE: 1980 Yılında Kuleli Askeri Lisesinden, 1984 yılında Kara Harp Okulundan Mezun oldu.

ÜNİVERSİTE: 1995–1998 Yılları arasında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Jeopolitik/Jeostrateji alanında Gelibolu Harekatı ve Coğrafya konulu tez çalışması ile Yüksek Lisans eğitimine devam etti.

GÖREVİ VE YAPTIKLARI
  
1.              Türkiye Coğrafya Kurumunun üyesidir.
2.              Merkezi İstanbul'da bulunan Ortadoğu İşadamları Derneği,
3.              Her fırsatta Türk Dünyası kültürünü kayıt altına almaya çalıştı. Türkmeneli Kültür ve Sanat Derneği’nin yönetim kurulu üyesidir.
4.              TSK’nin çeşitli kademelerinde çalıştıktan sonra 1998 yılında emekliye ayrıldı.
5.              2013 yılında Ümraniye Belediye Başkanlığı tarafından düzenlenen şiir yarışmasında 9.630 şair arasında aruz dalında dereceye girdi.

ESERLERİ

1. Gelibolu Harekatı ve Coğrafya - 1998 Yüksek Lisans Tezi.
2. Bezm-i Âlem Valide Sultan Vakıf Gureba Hastanesinin Geçmişi, Bugünü, Yarını.
3. Tirşik
4. Andırın Folkloru
5. Çukurova ve Arka Bahçesi Torosların Söz Çıkını
6. Dadaş'ın Söz Çıkını (Baskı Aşamasında)
7. Andırın'a İzi Düşen Şairler ve Ozanlar (Hazırlık Aşamasında)
8. Andırın Kültür Varlıkları Envanteri
9. Türkmeneli Söz Çıkını (Hazırlık Aşamasında)
10. Andırın Şairleri ve Ozanları Antolojisi (Hazırlık Aşamasında)
11. Tarihte Türk Kadın Şairleri Antolojisi (Hazırlık Aşamasında)
12. İkindi Yazıları Şairleri Antolojisi (Hazırlık Aşamasında)
13. 1402 Ankara Meydan Muharebesinin Anadolu Beylikleri ve Türkmeneli Bölgesine Etkisi (Hazırlık Aşamasında)
14. Köroğlu Hikâyesinin Andırın Varyantı (Türkülü Hikâye - Hazırlık Aşamasında)
15. Yiğido'nun Söz Çıkını (Hazırlık Aşamasında)
16. Andırın’ın İlk Fahri Hemşerisi Janet Kohen - Edebi Kişiliği ve Eserleri (Hazırlık Aşamasında)
17. Andırın Ağıtçıları ve Ağıtları (Hazırlık Aşamasında)
19. Türkmenlerin KARACAYUNUS'U MAGTUMGULİ (Kiril Harflerinden Çeviri ve Hazırlık Aşamasında)
20. Azerbaycan Milli Şairi Ahmed Cevad - Edebi Kişiliği ve Seçilmiş Eserleri (Kiril Harflerinden Çeviri ve Hazırlık Aşamasında)
21. Tebriz'li Muhammed Hüseyin ŞEHRİYAR - Edebi Kişiliği ve Eserleri (Hazırlık Aşamasında)
22. Yunus Emre'nin Rum, Şam ve Yukarı İllerdeki Yürek İzi (Hazırlık Aşamasında)
23. Karaoğlan - Hayatı ve Bütün Şiirleri (Hazırlık Aşamasında)
24. Dadaloğlu - Hayatı ve Bütün Şiirleri (Hazırlık Aşamasında)
---------
ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
------------
1. Allah

Kün dedin oldu kâinat
Kim bilir ne ezel Allah
Rahmetinle sürer hayat
Haksız bile güzel Allah

Eserindir her bir varlık
Olmaz sensiz bahtiyarlık
Kim kurmazsa senle yarlık
Varı hepten gazel Allah

Muhtaç etme ele güne
Duacınım döne döne
Mükâfattır bu bendene
Gören-tutan göz, el Allah

Gerekmez Karunca nimet
Sen yetersin  aşkın servet
Delibal’daki muhabbet
Ahirimsin ezel Allah

Celil ÇINKIR -
15 Şubat 2010 Sancaktepe

---------

2. Yeşil Manifesto

***Muhterem Meslektaşım Haşmet ASLAN Üstadıma***

Kaderim yeşil kitap, paslandığım toprakta
Karıştır sayfaları gecene düş bulursun
Hoyrat parmaklarınla yırttığın her yaprakta
Göğsümün boşluğunda kalp değil taş bulursun
Gönlüm seni sevse de isyankar baş bulursun

Bir ömürlük uykudan yar sayende uyandım
Gözlerimi yeşilin hicranı sardı yandım
Hasretin sonu vuslat umuduyla dayandım
Gözlerime bir baksan boranlı kış bulursun
Kolu kanadı kırık çırpınan kuş bulursun

Bırak sessiz gururu çırpınırken kor deniz
Ayağımın üstünde  yaşayamam yar sensiz
Dudaklarım kupkuru bakışlarım neşesiz
Destursuz yokluğunda süzülmüş kaş bulursun
Sancaksız alay gibi çözülmüş döş bulursun

Gözlerim yıldızlarla etmesin artık cengi
Göğsümde çiçeklensin mehtabın yeşil rengi
Gülümseyen gözlerin dünyada yok ki dengi
Gözlerinden gönlüme bir versen beş bulursun
Yaşadığın müddetçe gönlünce eş bulursun

 Celil ÇINKIR
 31 Ağustos 2010 Maltepe-İstanbul

(Ozanın bu şiiri Osmaniye’de 17. si düzenlenen Ekmek Ödüllü Şiir yarışmasında 1. olmuştur.)
  
------

3. Aklım Şaşıyor

Ömrüme vurduğun hüzzam gam yükü
Ne zaman bitecek bileyim de ki
Sensiz yaşadığım günümün teki
Dayanma gücümü çoktan aşıyor
Nasıl yaşıyorum aklım şaşıyor

Gözlerinin hüküm sürdüğü yeri
Hicrinle yakınca sarsaydın bari
Aklımın peşinde ruhum firari
Hayalin uğruna nasıl koşuyor
Nasıl yaşıyorum aklım şaşıyor

Yangını Kerem’den çok tanıyorum
Firkatte üstüme yok sanıyorum
Aydan yıldızlardan utanıyorum
Gözlerim dalmaktan yorgun düşüyor
Nasıl yaşıyorum aklım şaşıyor

Nesini seveyim böyle kaderin
Adresi kayboldu mesut günlerin
Kim bilir kaçıncı katında yerin
Kirpikler gözüme mezar deşiyor
Nasıl yaşıyorum aklım şaşıyor

Gönül fenerimden şimşekler çakar
Fecrin ışığını huzmesi yakar
Ellerim koynumda umudum çöker
Gözlerim kirpikle hep savaşıyor
Nasıl yaşıyorum aklım şaşıyor

Sensizlik ölümün ağa babası
Yokluğun ruhumun ecel libası
Neylesin Delibal sözün kabası
Hasretin sineme ölüm döşüyor
Nasıl yaşıyorum aklım şaşıyor

Celil ÇINKIR
15 Mart 2010 Tebriz/İran

-----------

4. Andırın Derler

Toroslardan ayrı, düşen yiğide
Memleket gözünde, hayal süsüdür
Ondan ayrı bayram, döner ağıda
Benimkisi eşsiz, aşk öyküsüdür
Gönlümde sevdaya, Andırın derler
Ruhları emziren, meme gibidir
Onu görmeyenler, âmâ gibidir

Üç yıldız misali, o üç hecedir
Aklım hayalinde, tek düşüncedir
Dağlar sıra sıra, dizi dizidir
Köyler oba oba, cennet yüzüdür
Bir yeşil yayla ki Andırın derler
Gökyüzü cibinnik, döşek yazıdır
Toroslar burada, kuzu kuzudur

Ardıç kütük kütük, kesme kesmedir
Bağlar kesmelerde, asma asmadır
Bahçeler kabaklık, dam önlerinde
Kabağı meşhurdur, öğünlerinde
Beş asırdır ona, Andırın derler
Yaylacının evi, barkı haymadır
Her türlü serginin adı yaymadır

Tarihe dalalım, bakalım söze
Kaniş tabletleri, anlatır bize
Hükümranlık sürmüş, Halburuntiyas
Halbur’un yer adı, onlardan miras
Tarihe nam salmış, Andırın derler
Geben, Asurlarca edilmiş iskan
Asırlarca Türk’e, olmalı mesken

Ardıçlar süslemiş, toprak taşını
Şor etmeye tutsam, köşe başını
Özledim börekte, türlü kuşunu
Sıkma tarhananın, firik aşını
Mutfağı apayrı, Andırın derler
Doktorla özdeştir, Tirşik yemeği
Pişirmeye tam gün, ister emeği

Kayseri’den Şam’a, ticaret kolu
Andırın’dan geçer, bu “İpek Yolu”
Menziller köprüler, dimdik ayakta
Maziye götürür, dağda koyakta
Kaleler şahittir, Andırın derler
Kimisi Bizanstan Roma’dan kimi
Kimi Abbasi’den kimisi Eti

Toroslardan garbi yeli seslenir
Lokman Hekim tıpta ondan beslenir
Dağlarında türlü avcı  kuşu var
İnsanı vakurdur özde huşu var
Bakir doğasıyla  Andırın derler
Milli Park olmalı  Tırıl’ın Dağı
Nadide bitkili  bahçesi  bağı

Karacoğlan, Dadal yaylamış sende
Güzellere türkü söylemiş sende
Dulkadir Beyliği boylamış sende
Cetlerim on asır toylamış sende
Ak ve gök sümbüllü Andırın derler
Saraya gidermiş sümbül soğanı
Oldukça meşhurmuş türlü doğanı

Gazilik Ber’atı Cerit Kızında
Gara Hatun beylik sürmüş düzünde
Üç yüz atlısıyla Kırım Harbi’nde
Titremiş düşmanlar onun darbında
Vatan sevdalısı Andırın derler
Kilikya Cephesi açıldı sende
Kadirli ve Kozan hürdür sayende

İnciri cevizi mehlep perpili
Dağlarında türlü meyve serpili
Defnesi pırnalı hambalis murdu
Çıtımık dağdağan kiraz harnubu
Kuşların vatanı Andırın derler
Çınkır’ı, Çakır’ı, İspir’i, Baz’ı
Osmanlı çökünce susmuş avazı

“Roma Hamamları”, “Roma Su Yolu”
“Tetceğiz Obası” onlarla dolu
Tereli’de yıkık İpek Köprüsü
Damgasını vurmuş doğa törpüsü
Kalesiz dağı yok Andırın derler
Kimisi barınma kimi karakol
İçinden güvenle geçer İpek yol

Haştırın’da maktül Alâddevle Bey
Elli bin askerle katledilmiş oyyy
Doksanlık faniden ne talebiniz
Köy etti yıllarca şol Halebiniz
Beş asırdır mağdur Andırın derler
Bizim Andırın’ın neydi ki suçu
Birlikte yaşardı islamı haç’ı

Hitit dilberleri Asur beyleri
Hükümranlık sürmüş kurmuş köyleri
Tanrı Tarhundas ki kutsamış onu
Hak etmez toprağım böyle bir sonu
Kavimler yurdudur Andırın derler
Osmanlıyla başlar ihmalin ilki
Cumhuriyet devri ilkin değil ki

Ceviz, incir dutun, durur yanyana
Çınarlı pınarlar can katar cana
Gelir her taraftan cırlavuk sesi
Vereyim onlarla en son nefesi
Dağları al yeşil Andırın derler
Yaz-bahar ayında herkes umutlu
Koyunlar meleşir kuzular mutlu

Elli iki tane  Andırın köyü
Sanki bir zemzemdir derede suyu
İnce ince yağan yağmuru zopur
Ormanda açılan tarlası hopur
Yeşilova, Geben, Andırın derler
Açılır dağında orkide renk renk
Doğada kuş sesi musikiye denk

Dağında geyikler gezerdi ezel
Bağda üveyikler güzeldi güzel
Yeşil örtü giyer toprağı dağı
Bülbüller yuvası bahçesi bağı
Adına dağ kolu Andırın derler
Üstünde yaşıyor insanın hası
Zeus Mağrası’ndan üstün havası

Milyon mu milyar mı bilinmez yaşın
Neolitik çağı yaşıyor taşın
Köyleri var Toroslara yaslanır
Yaylaları mantıvarla süslenir
Mertliğin sembolü Andırın derler
Gelinleri güzel kızları nazlı
Çekerler halayı zurnalı sazlı

Çok şükür kalmadı susuz bir köyü
Maziye karıştı su dolu kuyu
Çeşmelerden pınar suyu içeriz
Çardaklarda kendimizden geçeriz
Dizelere sığmaz Andırın derler
Dağlarında yaşanmalı balayı
Uyanıkken yaşar insan rüyayı

Çiftimizi öküzlerle süreriz
Eldeki çatlağa sakız sararız
Düşte kâbus görsek hayra yorarız
Yeşiller müzesi yerden firarız
Yaşanası yerdir Andırın derler
Burnumda tütüyor Çınar Geçidi
Onsuz yaşamak mı sonsuz hiç idi

Samanyolu engin hüzme hüzmedir
Pınarları zengin zemzem süzmedir
Yaz gelince dolaş, dört bir yanını
Kültürünü paylaş, sev insanını
Toprağın hasına, Andırın derler
Gurbette üzülmüş, duracağına
Bekliyor Andırın, git kucağına

Andırın’dan ayrı düşen insana
Memleket gözünde, hayal süsüdür

Celil ÇINKIR
25 Ocak 2010 Bostancı-Maltepe/İstanbul

----------

5. Cennet Terminalinin
Peronu Ela Gözler

Garipten de gariptim, yüklüyorken göçümü
Tutuşan yüreğimin, Neron’u bela gözler
Gülden öte gül bende, anlatamam içimi
Benliğimin, beynimin nöronu ela gözler

Çakma güneş altında, uyumuş uyanmışım
Bilmem bu karanlığa, nasıl da dayanmışım
Sevilmenin tadına, sayesinde kanmışım
Gönül denen sarayın, baronu ela gözler

Allah’ın bir lütfü o, bahtıma armağanı
Bir başka dolaştırır, damarlarımda kanı
Yaşatırlar dünyada, cennet denen mekânı
Cennet terminalinin, peronu ela gözler

Kirpiklerimin süsü, bedel yetmiş cennete
Elleri ellerimde, yaşatır düşten öte
Delibal her dalışta, cana can kata kata
Katlayacak mutluluk cironu ela gözler

Celil ÇINKIR
----------

6.

Bismillahirrahmanirrahim

Birliğime çatanın, hürmetine Tebbet’in
Kopart dilini kökten, ürmesine engel ol
Eşkiya bozuntusu, şu çapulcu illetin
Özerklik muradına, ermesine engel ol

Sakın fırsat verme ha, sinsi hain soyuna
Gün yüzü göremesin, şivan düşür toyuna
Anadolu toprağı, mezar olsun payına
Avrupa, Amerika, kırmasına engel ol

Mütemmim cüzleriz biz, et ve kemik gibiyiz
Bu kutsal toprakların, yegâne sahibiyiz
Gerekirse bu yolda, şehadet talibiyiz
Kardeşin kardeşini, vurmasına engel ol

Vatan aşkı imandan, böyle işittik durduk
Bu vatanın uğruna, sayısız şehit verdik
Kapattık o defteri, biz çoktaaan hesap gördük
Aymazların vatanı, vermesine engel ol

Kün deyip yarattığın, ümmet, ırklar aşkına
Nebiler, evliyalar, pirler, kırklar aşkına
Şehadetle gönenen, evler-barklar aşkına
İçimizdeki hain, karmasına engel ol
Amin

Celil ÇINKIR
30 Eylül 2010 Küçükyalı-İstanbul

----------

7. Dal Yanmasın

Tarla için orman yakan
El yansın da dal yanmasın
Yakanlara arka çıkan
Dil yansında dal yanmasın

Küle döndü ormanımız
Yaprağına kurbanız biz
Esmez onsuz harmanımız
Yel yansın da dal yanmasın

Çırılçıplak eteklerde
Yanmış dostlar çiçekler de
Karakovan peteklerde
Bal yansın da dal yanmasın

Dalsız kuşlar ötüşür mü?
Elvan çiçek kokuşur mu?
Elli yılda yetişir mi?
Yıl yansın da dal yanmasın

Celil ÇINKIR 
7 Ağustos 2008

 ---------

8. Zamanı Şimdi

Hayalle düş ile gurbette tutan
Yere darılmanın zamanı şimdi
Yılların ardından cana can katan
Yâr’e sarılmanın zamanı şimdi

İsterse kaderim sürsün Babil’e
Hiç razı olamam hicri kabule
Kestirme yollardan varıp menzile
Nur’a karılmanın zamanı şimdi

Dünyalar tatlısı Peri Kızı’yla
Gönlü mest etmeye cilve nazıyla
Tayyi mekân yapıp ışık hızıyla
Sır’ra erilmenin zamanı şimdi

Sevince yürekten gönülden seven
En yüce sevgiyi kalbime koyan
Yürekte sevdamı baştacı sayan
Pir’e yar olmanın zamanı şimdi

Delibal’ın kalpte düğünü toyu
Bin asır geçse de böyledir huyu
Bir ömür içmeye bir içim suyu
Zor’a var olmanın zamanı şimdi

20 Nisan 2009
 Celil Çınkır

-------------

9. Yıldızlar Bilir

Sessizce gidip de sevi bölgemi
Koyduğun halleri yıldızlar bilir
Hicrinle yığılan yılgın gölgemi
Mehtap bilir bir de yıldızlar bilir

Ağlatıp da deme sil gözlerini
Silemem ruhumdan bil sözlerini
Karanlık doğurur gündüzlerini
Güneş bilmese de yıldızlar bilir

Gamla sarmaş dolaş özüm bizardır
Firkatin sinemde cellât hızardır
Bir tek ben bilirim bu ne pazardır
Bir de gökyüzünde yıldızlar bilir

Kirpikler sen yokken indirmez kepenk
Akan yaşlar Nuh’un tufanına denk
Gözlerim yastıkla nasıl eder cenk
Ben bilirim bir de yıldızlar bilir

Doğmuyor bahtıma beklenen vade
Vuslat yollarında kaldım piyade
Donan gözlerimi kandan ziyade
Asumanın süsü yıldızlar bilir

Hayalin süslerken dolu gözleri
Hasretin küllemez içte közleri
Alnımda eserin ince kederi
Sessiz dudaklarla yıldızlar bilir

Sarmalıyım seni ömrümce her gün
Görmeden edemem ben seni bir gün
Delibal sensizken nasıl da sürgün
Cesette can bilir yıldızlar bilir
Celil Çınkır
10 Temmuz 2009

---------

10. Göster Endamını 
      Sallandır Biraz

Varlığın hayal mi düşten öte mi
Göster endamını sallandır biraz
Zıvanadan çıkar neşe çıtamı
Aklımı baştan al dellendir biraz

Yarına kalırsa bak ayıp olur
Ayıptan da öte çok kayıp olur
Vuslat engelleri yok sayıp olur
Hicran ateşini küllendir biraz

Karışmak haddime değil ve lakin
Saç derler olmalı basene yakın
Lepiskaya dönsün kesme ha sakın
Düşür omuzlardan yellendir biraz

Yılda bir olmasın her gün beklerim
Balkon sefasına kahve eklerim
Dökülsün dilinden tüm dileklerim
Kırk yıl hatırına fallandır biraz

Davete uy hemen durma sakın ha
Uymazsan ecelim senden yakın ha
Kelebek takvimi bize tekin ha
Günü hatırıma yıllandır biraz

       Celil Çınkır
29 Kasım 2011 Küçükyalı

----------

11. Yeminim Var

Bu can bu bedende durdukça Perim
Yeminim var seni hep seveceğim
Yüreğim sevdanla vurdukça Perim
Yeminim var seni hep seveceğim

Kor olsa da sinem üstü firaktan
Sana olan sevgim kalpten yürekten
Kıyamam ben sana kurtul meraktan
Yeminim var seni hep seveceğim

Can kıymet kazanır sen varsan onda
Canıma can kattın bilesin bende
Bugünde böyleyim nasılsam dünde
Yeminim var seni hep seveceğim

Ayrılık kahreder öldürür bizi
Yürekte bırakır onulmaz sızı
Dönülmez bir yoldur Perimin izi
Yeminim var seni hep seveceğim

Senden ayrı her an derde dert katar
Gülü için bülbül bile yas tutar
Seni candan sevdiğimi bil yeter
Yeminim var seni hep seveceğim

Gündüz hayalimde gece düşümde
Sevdası kök salmış durur döşümde
Güneşim oldun sen kara kışımda
Yeminim var seni hep seveceğim

Senden başkasına gönül veremem
Başka bir bahçenin gülün deremem
Sevda menziline sensiz eremem
Yeminim var seni hep seveceğim

Yıkılası dağlar çıksa aradan
Koşarak gelirim sana buradan
Ayırmasın bizi asla Yaradan
Yeminim var seni hep seveceğim

Delibal ömrümde gülmese yüzüm
Hicran ateşiyle kavrulsa özüm
Bedeli can olsa tutarım sözüm
Yeminim var seni hep seveceğim

 Celil Çınkır

-------------

Ozanımız Celil Çınkır, Azerbaycanlı Şaire Aşık Perinin yaşam Öyküsünü ve Varolan:

a. GELMİŞEM
a. GELESEN
c. OYNAŞIR
d. SENİN
e. GARAYLI
Adındaki Koşmalarını 
Rusça’dan
Transkribe Etmiştir.  

-----------

AŞIK PERİ

Azeri şaire Aşık Peri, Azeri şiirinin görkemli ustalarından birisidir. O, tahminen 1810–1811 yılında Karabağ’da Maralyan kentinde dünyaya gelmiştir ve çok genç yaşta vefat etmiştir. Güzel ve hazırcevap bir kız olan Aşık Peri çağdaşları arasında derin hürmet kazanmıştır. Onun Mirzacan Bey Medetov, Caferkulu Han Neva, Mehemmed Bey Aşık ve döneminin diğer bir çok aşıklarıyla atışmaları edebiyat aleminde herkesin ve her kesimin malumlarıdır. Eserlerinin çok az bir kısmı günümüze kadar ulaşmıştır. Aşağıya aldığımız örnekler, 1988 yılında neşredilen Azerbaycan Klasik Edebiyat Kitabhanesinin 8. Cildinden günümüz Türkçesine transkribe edilmiştir.

-----------

KOŞMALAR

-----------

a. GELMİŞEM

    Mürşidi kâmilden dersimi aldım
Can götürüb bu meydana gelmişem
Mürği-Semendarın aşinasıyam
Od tutuban yana-yana gelmişem

Mühtesar ne deyim naşısan naşı
Tutubdur yahanı eşkin ataşı
Bu tarifler zanane ne yaraşı
Hakk bilir ki men merdane gelmişem

Pünhanda bir ezanım var menim
Gözler yolda intizarım var menim
O kalmandan haridarım var menim
San sarrafsan men de kane gelmişem

Zenbur olar şanda bela mekanda
Çoh ariflar mende genci-pünhanda
Bülbül - abadanda bayku - viranda
Andelibem gülüstana gelmişem

Perizade el götürmez canından
Dersin alıb sahibkemal yanından
Külli-işin marifetin kanından
Bezm içinda men feğana gelmişem


b. Gelesen

Eşitmişdik kulluğuna yetişdik
Gördük ki düşmüsen dilden-dile san
Unutmayıb müselmanlık şartini
Matem tutub bir insafa gelesen

Bu işde Kadir’in varıdır rayı
Yeten kaslar ona deyir sevdayı
Aralığa düşüb maharrem ayı
Layik deyil onda deyib-gülesen

Yahşı yeter imamı feryadına
Bele işin lezzeti ne dadı ne
Adam bildik biz de geldik adına
Adamlığı kanmayıbsan hala san

Ey Peri tecil et sualında sen
Noksan yetiribsen kemalinde sen
İmdi zurna çalmak hayalinde sen
Onu gerek ahiretde çalasan

c. OYNAŞIR

Katiblerin şahı defter içinde
Kalem ile nazik eller oynaşır
Fitneli fellisen nazü gamzeli
Dehanında şirin diller oynaşır

Eşkinin elinden gederem bada
Derdim olur günden-güne ziyada
Şiveyi-raftarın düşende yâda
Bağrımın başında miller oynaşır

Dad elerem haray naşı elinden
Yandı ciger eşk ataşı elinden
Men ne deyim gözüm yaşı elinden
Üzüşür sonalar göller oynaşır

Adam var dolanır mekrin içinde
Adam var dolanır zikrin içinde
Senin kemalinde fikrin içinde
Acaib-karaib haller oynaşır

Peri’yem halk ara olmuşam bacı
Kimsenin kimseye yoh ehtiyacı
Belhü, Buhara’nın Hindin haracı
Zanahdan’da siyah haller oynaşır

d. SENİN

Na yatıbsan lahaf bastar içinde
Bimar mısan nedir bes halın senin
Eşkin marazının men tabibiyem
Beyan eyle mene ahvalın senin

İsmi-şerifiniz dada yetişsin
Matlab alıb her murada yetişsin
Halik özü bir imdada yetişsin
Hifzinda sahlasın zavalın senin

Bar ilahım gülzarına kıymasın
Hasta olan bimarına kıymasın
Şirin-şirin göftarına kıymasın
Bağışlasın kaşı-hilalın senin

Bir meseldir bağban olan bar çeker
Andelibin her meyli gülzar çeker
Allah’ına ben de ahu zar çeker
Kam çakma kamildir kamalın senin

Man Peri’yem eşke zaram neyleyim
Derdi-dilden haberdaram neyleyim
Burdan ora intizaram neyleyim
Şafalansın nuri-vusalın senin

e. GARAYLI

Zalım Şacar dad elinden
Sen ha nahak kan eyledin
Zülm ile gönlüm şehrini
Gör nece viran eyledin

Saymadın sultanı hanı
Eyleyibsen nahak kanı
Badem kimi növcevanı
Yer ile yeksan eyledin

Nece kıydın gülzarına
Pünhan geçen ikrarına
Saldın yollar kenarına
Dörd yanı al kan eyledin

Peri’nin derdi tüğyandı
Sakin yeri Maralyandı
Gülüm goncasında yandı
Bülbüller efgan eyledi

11 Ocak 2012- Küçükyalı
Rusçadan Transkribe Eden: Celil ÇINKIR


---------------------------------------------

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder