ÖĞRENİMİ
- İlkokulu adı geçen şehirde okudu.
- Liseyi,yine kendi şehrinde, Kadriye Çalık Anadolu Lisesinde tamamladı.
- Üniversiteyi, 2004’te Selçuk Üniversitesi Türkçe Öğretmenliğini kazandı. 2008’de bu bölümden mezun oldu.
LİSANS: Aynı yıl Selçuk Üniversitesi Edebiyat
Fakültesinde Yeni Türk Edebiyatı alanında yüksek lisansına başladı.
GÖREVİ: 2009’dan
bu yana Konya Karatay’da Türkçe öğretmeni olarak görev yapmaktadır.
Ferhat Mustafa Fıstıkçıoğlu’na Göre Kompozisyon Nedir:
Bu dersin en önemli amacı kendinizi ifade edebilmenizdir.
Bu özellik, bu dersin her sınavının her sorusunda kendini gösterir. Bu sebeple
kompozisyon ile kastettiğim hem size verilen bir konuda bütünlüklü bir yazı
yazabilmenizdir, hem de tüm sorulara düzgün ifadelerle, uygun noktalama
işaretleriyle ve yazım kurallarına dikkat ederek cevap verebilmenizdir.
2 ŞİİRİ
Son Şiir
Hani sen
düşünürdün
“Cenazeme kaç kişi gelir? ”diye
Beni gömmeye
Hani derler ya, son vazifeye
Öğlenlerin akşama benzediği
Sendromlu pazarlardan biri
Yağmur çiseliyor, hava kasvetli
Ben, tabiat, asfalt
Her şey gri
Altımda elleri, gidiyoruz
Bazı gecelerime benziyor bu gidiş
ki bağırdığım, sesimi duyuramadığım
zorlayıp kendimi uyanamadığım
Kiminde hüzünden, kiminde saygıdan
Kimine gerçeği hatırlattığından
Tek ses yok!
Bir basılan toprağın çıtırtısı
Şırıltısı damlaların, bir de tok sesler topuktan
Geldik durduk bir çukurun önüne
Dualar, mırıltılar yuvarlanıyor dillerde
Nazikçe yatırıldım bir kenara
Fazla sürmedi bu merasim
İki ucumda dört el
Naftalinlenmiş halılar gibiyim
yaza doğru kaldırılan
Islak toprağa saplanan bir kürek sesi
“Kırç! ”
İlkten kıyamadı galiba
yüzüme atmaya
Üstüm ağırlaşıyor
Ben hiç olmadığım kadar sakin, kabullenmiş
Gökyüzü yok!
Bir hakkım olsun isterdim
Yalnız siyaha serzeniş
Herkes gitti
Akşam oluyor bu demde
Bir tek ben kaldım ebedi hanemde.
“Cenazeme kaç kişi gelir? ”diye
Beni gömmeye
Hani derler ya, son vazifeye
Öğlenlerin akşama benzediği
Sendromlu pazarlardan biri
Yağmur çiseliyor, hava kasvetli
Ben, tabiat, asfalt
Her şey gri
Altımda elleri, gidiyoruz
Bazı gecelerime benziyor bu gidiş
ki bağırdığım, sesimi duyuramadığım
zorlayıp kendimi uyanamadığım
Kiminde hüzünden, kiminde saygıdan
Kimine gerçeği hatırlattığından
Tek ses yok!
Bir basılan toprağın çıtırtısı
Şırıltısı damlaların, bir de tok sesler topuktan
Geldik durduk bir çukurun önüne
Dualar, mırıltılar yuvarlanıyor dillerde
Nazikçe yatırıldım bir kenara
Fazla sürmedi bu merasim
İki ucumda dört el
Naftalinlenmiş halılar gibiyim
yaza doğru kaldırılan
Islak toprağa saplanan bir kürek sesi
“Kırç! ”
İlkten kıyamadı galiba
yüzüme atmaya
Üstüm ağırlaşıyor
Ben hiç olmadığım kadar sakin, kabullenmiş
Gökyüzü yok!
Bir hakkım olsun isterdim
Yalnız siyaha serzeniş
Herkes gitti
Akşam oluyor bu demde
Bir tek ben kaldım ebedi hanemde.
Her Bahar
Her bahar.
Güzel diyarlara uçarlardı
Oysa ben gelmezdim
Gelemezdim
Gözlerimden düşler damlardı
Her bahar
Her düşte bir gülüş
Oysa ben gülmezdim, gülemezdim
Ve gözlerimden yaşlar damlardı
Her bahar.
Gelemediğime, gülemediğime
----------------
Güzel diyarlara uçarlardı
Oysa ben gelmezdim
Gelemezdim
Gözlerimden düşler damlardı
Her bahar
Her düşte bir gülüş
Oysa ben gülmezdim, gülemezdim
Ve gözlerimden yaşlar damlardı
Her bahar.
Gelemediğime, gülemediğime
----------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder